20 Aralık 2016 Salı

BİR YANLIŞ ANLAMA HAYATINI DEĞİŞTİRDİ

Amerika’ya gidişi dinleyeni gülümseten bir yanlış anşılmayla başlayan, oradaki yıllarını gece gündüz çalışmakla geçiren ve kendi alanında büyük başarılara imza atan Ozan Ekmel Anda’nın başarı hikayesine şahit olacağız.

Ekmel 1967 İstanbul Göztepe  doğumlu, öğretmen bir anne ve bankacı bir babanın oğlu. Kadiköy Anadolu Lisesi’nde öğrenciyken turist rehberliği yapan Ekmel, turizm okumak isteğiyle girdiği üniversite sınavı sonucunda İstanbul Üniversitesi Ekonometri bölümünü kazandı. Tahsiline devam ederken, babasının teşvikiyle Amerika’da yaşayan ve ailesini ziyarete gelen apartman komşusuyla konuşmaya giden Ekmel, sohbet esnasında komşusu Ahmet Bey’in gazete işi yaptığını öğrendi ve Amerika’ya gittiğinde ise yanında çalışma sözü aldı. 1989 yılının şubat ayında 6 aylık turist vizesi alıp New Jersey’e komşusunun yanına gitti. İlk gün komşusunun yanında kaldı ve ertesi gün birlikte işe gittiklerinde işin gaz istasyonu olduğunu gören Ekmel, komşusunun “gas station” olarak söylediği işini “gazete işi” olarak anlamasıyla Amerika’da ki serüvenine benzin pompalayarak başladı. Sabah 6-gece 12 toplam 18 saat olmak üzere haftanın 7 günü saati 5 dolardan bir sene boyunca gaz istasyonunda çalıştı. Bir senenin sonunda yeni tanıştığı türklerin çalışma teklifinin sonucunda bir alışveriş merkezinin içindeki kitapçı dükkanında sabah 9 akşam 9 çalışmaya başladı. Yaklaşık bir sene kitapçı dükkanında çalışan Ekmel, kitapçıda çalışırken kuyumcu dükkanı olan bir başka Türkle tanıştı. Kuyumculuğa olan merakı üzerine hafta sonları dükkan sahibi Hüseyin Bey’in yanına yardım etmeye gitti. Ekmel, Hüseyin Bey’in teşvikiyle yaklaşık içinde 30 dükkan bulunan bir hanın en küçük dükkanını kiralayarak kuyumculuğa başladı. Gaz istasyonunda çalışıren tanıştığı İstanbul’lu Ermeni olan Yusuf Değirmencioğlu Ekmel’in büyük destekçilerinden biriydi. 

1993 senesinde bulunduğu hanın en büyük dükkanının satışa çıkmasıyla işlerini ilerletmek isteyen Ekmel, California’ya yerleşmek üzere dükkanını satmak isteyen İran asıllı yahudi kuyumcu Moris’ten dükkanını satın almak istediğini ve kaç para isterse bir iki yıl içinde ödeyeceğini söyleyerek Moris ile anlaştı. Ekmel hanın en küçük dükkanına sahipken ertesi gün hanın en büyük dükkanına sahip olmuştu. İşler gayet yolundaydı. Aradan iki üç ay geçtikten sonra Morris’in en büyük rakibi ve hanın en büyük ikinci dükkanının sahibi Ekmel’e gelerek dükkanını 50 bin dolara satmak istediğini söyledi. Bunun üzerine Ekmel, Morris’i arayarak en büyük rakiplerini ekarte etmek için bir fırsatı olduğunu ve bu aylık ödeme yapmayıp dükkanı almak istediğini söyledi. California’da mutlu olmadığını ve dönmek istediğini söyleyen Morris Ekmel’e ortaklık teklif etti. Morris ile ortaklığı kabul edip borçlarını yarıya indiren Ekmel, ortağı Morris ile yeni bir maceraya başlamış oldu. 1993-1999 yılları arasında yaklaşık 11 dükkan daha satın alarak işlerini büyüttüler.

Diamond District’te bir ilke imza attı
Müşterisinin isteği üzerine elinde bulunan sarı altın yüzüğü ertesi güne beyaz altına çevirmek isteyen Ekmel, 47. Caddede ki toptancıların yolunu tuttu. Toptacılar Ekmel’e en az bir hafta içinde yapabileceklerini söyledi ve ertesi güne o yüzüğü yapamayan Ekmel 20 bin dolarlık bir satış kaybetmiş oldu. Parakende dükkanlarında işlerinin iyi işlemesinin üzerine Ekmel, piyasada ki bu açığı görerek ortağı Morris’le bir imalat işi açmaya karar verdi. Kuyumculuğa ilk başladığı zamanlarda ona destek olan eski toptancı arkadaşı Dursun Koçak’ın yanına giderek imalat ve toptan işine girip “Ertesi gün servis” işine başlamayı teklif etti. Koçak’ın teklifi kabul etmesi üzerine imalat ve toptan işine başladılar.  

Sektörde gördüğü bir açık üzerine yeni bir maceraya atılan Ekmel bundan sonra yaşadığı tecrübeleri şöyle anlattı:
Yaklaşık 500-600 tane model yaptık. Yaptığımız modellerin hepsi sadece tek taş montürleri ve alyans montürleriydi. Tabi bunların kalıplarını yapıyorsunuz, müşteri istediği zamanda kalıptan yüzüğü döküyorsunuz ve ertesi gün teslim ediyorsunuz. Ve dedik ki 47. Caddeye bizim elimizde 500-600 tane model var biz bu modelleri istediğiniz taktirde akşam saat beşe kadar sipariş verin, ertesi sabah dokuzda teslim ediyoruz. Bu tabi yavaş yavaş bütün kuyumcuların bulunduğu 47. Caddeye yayılmaya başladı. Vermiş olduğumuz servisi insanlar çok beğendiler ve benim mücevherat olayım bu şekilde başladı.”

2003 senesinde ilk atölyelerini kurdular. Kendi dökümlerini yapmaya başladılar ve modellerini yakşalık beş altı bin modele çıkartarak 250 sayfalık kendi kataloglarını oluşturdular. O zamanlar Amerikada bulunan elli bin parekende kuyumcuya çıkarmış oldukları kataloğu gönderdiler. İstenilen malları New York ve New Jersey eyaleti içinde bulunan kuyumculara 24 saat, dışında olan eyaletlere ise 48 saatte mal teslim ederek kuyumcular tarafından çok istek gördü. İşler bir anda patladı ve eleman sayısı giderek arttı. 2007 senesinde sahip oldukları bin metre karelik dükkanın yetmemeye başlaması sonucunda şuanda bulundukları üç bin beş yüz metre karelik yere taşıdılar ve eleman sayıları yaklaşık 280 kişi oldu. Montür ve alyans Amerika’nın bir numaralı firması durumuna geldiler.

“Hiç bir zaman parayla işim olmadı”
Asıl mesleği kuyumculuk olan Ekmel bunun yanında restorant, canlı müzik yapan bir gece kulübü, gaz istasyonu ve bir alüminyum fabrikasınında sahibi. Her zaman bir iş arayışı içinde oldu. Ekmel, iş hayatına girdikten sonra insanlarla olan ilişkisi ve yapmış olduğu sohbetlerin ufkunu genişlettiğini ve kitapçı dükkanında çalışırken paranın nasıl kazıldığını öğrendiğini söyledi.

“ Vermeyi çok seven biri olduğum için kendi insanıma kendi toplumuma çok verdim.” Diyen Ekmel, yapmış olduğu işlerde eleman alırken öncelikli tercihlerini türkler arasından seçerek onlara şans verdi. Amerika’ya ilk geldiğinde görmüş olduğu desteği hiç bir zaman unutmadı ve kendisinden yardım isteyen herkese el uzattı. Toplumuna hizmet vermek ve gelişmesi için bir çok kişiyede köprü olarak destek vererek Amerikalı Türklerin “derman babası” oldu. Ekmel  “Benim ofisim dergah gibidir. Tanıdığım tanımadığım yüzlerce insan gelir geçer burdan. Heralde beni ben yapan özelliklerimden biri de budur” diyor.  

“Zor geçen bir 26 sene oldu”
            Şu zamana gelebilene kadar her gün çalışan Ekmel yaklaşık iki senedir haftada beş gün çalışmaya başlamıştı. 23 yaşındaki kızı Elif ve 17 yaşındaki oğlu Emir’in ilk 5 yılını hatırlatırlamadığı çocuklarıyla sanki 5 yaşında tanıştığını ve zor dönemler geçirdiğini belirtti. Uzun saatler boyunca çalışan Ekmel “Amerika’da başarılı olmanın tek yolunun çalışmak, çalıştığınız taktirde karşılığını alıyorsunuz.” Dedi. Ekmel ABD’in en etkin 50 Türkü arasında yer alıyor.

Ekmel Anda, haftada 126 saat çalıştığı gaz istasyonundan bugünlere uzanan macerasını “Amerika’da karşıma hep iyi insanlar çıktı.” diye özetliyor. Yaptığı işlerde her zaman dürüstlükten yana olması onun bugünlere gelmesinde büyük rol oynadı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder