Altın, dünyanın en değerli madenlerinden biri. İnsaoğlu asırlardır altını takı, kullanım eşyası, gösteriş aracı olarak kullandı ve kullanmaya devam ediyor. Kuyumculuk ise daimi sanat dalıdır. Kapalı Çarşı İstanbul’un tarihi değerlerinin başında. Bizde Kapalı Çarşı’ın meşhur çayhanesi olan Şark Kahvesi’nde ince belli, altın varaklı bardaklarımızda çayımızı yudumlarken Kapalı Çarşı’nın esnaflarından Hasan Akay ve Ercan Altıner günümüzdeki kuyumculuğu anlattılar.
Kuyumculuk altın, gümüş ve değerli madenlerle çalışan bir el sanatı. Günümüzde teknolojik gelişmeler kuyumculuğu makineleşmeye götürmüş olsa da gerçek kuyumcu el becerisiyle her şeyi yapabiliyor. Bu kişilere “sadekar” deniyor. Modern dünyanın getirdiği hızlı üretim maliyeti ucuzlatıyor ve sadekarlar hızla azalıyor. Kuyumculukta yeni kollar ortaya çıkıyor. Cilacı, mıhlayıcı, yaldızcı, ocakçı, telci, mineci, kaplamacı vb. gibi...
Kuyumculuk teknolojik olarak gelişen bir meslek, teknoloji insanları geliştiriyor ve Türkiye bunu çok yakından takip ediyor.İtalya ve Fransa’da marka değeri çok yüksek ve insanların markalara güveni var. Moda da öncüler ve kuralları ve kavramları belirleyebiliyorlar. “İnanıyorum ki Amerika bile Fransa ve İtalya’yı takip ediyordur” diyen Hasan Akay Amerika’nın konsepti olmasına rağmen İtalya’nın bu konuda çok daha iyi olduğunu söylüyor.
Türkiye’de teknolojiyi buraya adapte etti ve iyi şeyler yapmaya başladı. Yavaş da olsa çok büyük firmalar ortaya çıkıyor. Hasan Akay “Türkiye’ de marka olmak çok zor. Çünkü Türkiye’de markaların bir değeri var ama onun değerini sağlayabilecek yatırım, arge ve ürge yok. Bu yüzden biraz sıkıntılıyız bu konuda. “ dedi.
Altının dünya ekonomisinde değişen şartlarda ülkelerin ve dünya sermayelerinin güvenli yatırım emtiası olarak kullanması altını daima inişli çıkışlı bir seyir izlemesine sebep oluyor. Bu dalgalanma en çok ekonomik krizler esnasındadır. “İnsanlar önce kendi ihtiyaçlarını karşılıyor en son tercihleri altın oluyor” diyen Ercan Altıner krizden en çok kuyumcuların etkilendiğini belirtiyor. Kuyumculuğun en büyük sorunu dünyadaki global krizler ve savaşlar, altının satış oranını düşürüyor. Ayrıca altın alım satımında altın değişken bir ürün olduğu için iyi takip edilmesi gerkiyor yoksa zarar ediliyor. Dolar dünyanın geçerli parası, altın dünyanın bir numaralı emtiası fakat bu iki aktör birbirine çapraz kurla bağlı. Biri inerken, biri çıkıyor. Dünya Merkez Banka’ları ve büyük para fonları yatırımve varlıklarını korumak için güçlü liman arar. Doların dünya para birimi olması karşısında altın da bir diğer paradır. Birinin güçlenmesi diğerini düşürür. Buna çapraz kur diyoruz.
Sektörün diğer bir sorunu markalaşamamak. Bu durum dünya rekabetinde elimizi güçsüzleştiriyor. Çin ve Uzak Doğu’nun düşük işçi maliyeti Avrupa’nın markalaşmış şirketleri karşısında ülkemizin KOBİ’leri bunlarla başa çıkabilmek için fiyat kırmak zorunda kalıyor. Bu da işçiliklerin düşük olmasına sebep oluyor.
Kuyumculuk gerekli alt yapı ve eğitim sağlandığı, devlet teşvikinin daimi olduğu, vizyonu geniş esnafın çoğaldığı durumda kesinlikle ülkeye döviz getirecek bir meslek koludur. Bu gerçek meslek odaları ve üniversitelerimiz tarafından görülmüştür . Meslek odalarımız (İKO, İTO) gerekli adımları atmış, üniversitelerimiz bu meslek dalıyla ilgili bölümler kurmaya başlamıştır. Ve bu hamle gençlerin bu mesleğe olan ilgisini arttırmıştır. Kuyumculuğun vizyonu çok popülerleşmiştir. Teknolojik devrim kuyumculuğa yeni bir boyut katmıştır. ( 3D, Matrix, Jewel Cad ) Bu da türk kuyumculuğunun dünyada ki diğer ülkelerle başa çıkabilmesini ve geçmesini sağlamıştır.
-Bugünün Türkiye’sinde hükümet bir çok sanat kollarına teşvik veriyor. Kuyumcular için böyle bir çalışma var mı ?
“ Devlet yurt dışına gittiğimizde fuarlara teşvik veriyor. Fuarlara katıldığımız zaman İstanbul Ticaret Odası en az yüzde 50 teşvik veriyor. Devlet yurt dışında mal satmamız için bize destek oluyor. Yurt dışı masraflarımızın belli bir kısmını karşılıyor.”
-Kuyumculuğu okullardan alınan eğitimlerle öğrenmek mi yoksa çıraklıktan gelerek öğrenmek mi sice önemli?
Türkiye’de ki en önemli sorunlardan biri bence mesleki eğitim. Son zamanlarda arge-ürge nin bilinir olması insanları araştırmaya ve 21. yüzyılın teknolojisini takip etmeye ve büyüyen dünya ile entegre olmaya zorluyor bu bağlamda eğitimli insan ve kalifiye insan çok önemli.”
Kapalı Çarşı ülkemizin ve dünyanın tarihi miraslarından biri ve koruma altında. Bu tarihi yapının ekolojik yapısı bozulmaması için tadilat ve bakımları düzenli olarak yapılmaktadır. Bu kapalı Çarşı’daki dükkanların aşırı kiraları olması anlamına gelir. Aynı zamanda büyüyen İstanbul’a yayılmış AVM’lerin çokluğu burada yerleşmiş kuyumcuların çoğalması insanımızın kapalı çarşıya olan ilgisini azalttı. Kapalı çarşı kuyumculuğunu etkiledi. Bu kadar olumsuzluğa rağmen Türk kuyumculuğunun gayreti ve mesleki aşkı, Kapalı Çarşı ruhu bu mesleği daima ayakta tutmuş ve tutmaya devam edecektir.
Hasan Akay ve Ercan Altıner’e göre kuyumculuğun Türkiye’de önü açık, dünya ile rekabet edebilecek seviyeye doğru hızla gidiyor.Her iki uzmanın ortak görüşü markalaşmanın yavaşta olsa oluşmaya başladığı, ülkemize döviz getiren bir meslek olarak algılanması bu mesleği popülerleştiği, mesleğin daha eğitimli ve kalifiye, vizyon sahibi kişiler tarafından devam ettiriliyor.
Cok guzel bi paylasim emeginize saglik
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil